30 Aralık 2009 Çarşamba

İbnelik

İki adam vapurda tanışırlar.
Muhabbet ne iş yaptıklarına gelir.
Birisi ben hırsızım der, öbürü ben de ibneyim der.
İbne olan "n'oolur bana nasıl hırsızlık yaptığını göster" diye tutturur...
Hırsız olan "ama sen de bana nasıl ibnelik yaptığını gösterecen" der.
İbne tamam der.
Hırsız "beni iyi izle" deyip, kaşla göz arasında, vapurda ayakta duran
heybetli bi ağır abinin arka cebindeki cüzdanı çaktırmadan çeker alır.
Ve "hadi bakalım sessiz bi yere gidelim de, sen de bana ibneliği nasıl YAPTIĞINI göster" der...
ibne " gerek yok burada da gösterebilirim" diyerek,

ağbiii" der, " Bu adam senin cüzdanını çaldı.."

29 Aralık 2009 Salı

Sigara yasağı

Kapalı alanlarda Sigara yasağının hayata geçirilmesinden sonra müşteri kaybına uğrayan Temel

Kahvehanesinin camına şu ilanı asmış;

HER YERDE SİGARA İÇMENUN CEZASİ 69 TL BİZDE 39 TL DUR :)))

26 Aralık 2009 Cumartesi

İfade

Karısından boşanmış olan bir adam, o gün annesini görecek olan kızına:
“Al kızım bu zarfı. Sen artık 18 yaşına bastın. Bu annene vereceğim son nafaka çeki. Bunu annene ver, sonra 1 adım geri çekil ve annenin yüzündeki ifadeyi seyret!” demiş.
Kız annesine gitmiş: “Anne babam bu zarfı sana gönderdi. Ben artık 18 yaşıma bastığımdan sana gönderdiği son nafaka çekiymiş. Zarfı sana verip sonra 1 adım geride durup senin yüzündeki ifadeyi seyretmemi söyledi...”
Annesi: “Peki kızım. Şimdi babana git. 18 seneden sonra ona aslında senin gerçek baban olmadığını söyle. Sonra 1 adım geri çekil ve yüzündeki ifadeyi seyret!..”

Kayıp

İki adam çok büyük bir çarşıda ’de karılarını kaybetmiş, hararetle arıyorlarmış. Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar.
Birisi: “Kardeş kusura bakma bu kalabalıkta karımı kaybettim de onu arıyorum!telaşım ondan”
Diğeri “Sen de kusura bakma ama, ben de karımı arıyorum!” deyince “Madem ikimiz de karılarımızı arıyoruz, tiplerini birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer rastlarsak saat 4'te McDonalds'ın önüne gitmesini söyleriz...” demişler.
Biri başlamış karısını tarif etmeye: “Benimki sarışın, mavi gözlü, 25 yaşında, 1,75 boyunda,60 kg, topuklu beyaz ayakkabı ve kırmızı mini etek giyiyor...” demiş,
“... peki ya seninki?” diye sormuş.
Diğeri de: “İttir et benimkini! Haydi seninkini arayalım!.

İçki

Adam barda körkütük sarhoş olana kadar içmiş.
Eve gidecek. Ayağa kalkmış. Paat diye yüzüstü yere düşmüş.
Tekrar denemiş, aynı durum. Sürüne sürüne dışarı çıkmış, tekrar kalkmayı denemiş, değişen bir şey yok.
Çaresiz eve kadar sürünerek gelmiş. Kapıyı açmış, karısının duymaması için sessizce oturma odasında kıvrılıp yatmış.
Sabah karısı başına dikilmiş;
- Körolasıca yine bara gidip körkütük oluncaya kadar içtin değil mi?
- Ner’den çıkarıyorsun karıcığım?
- Bardan aradılar. Tekerlekli sandelyeni yine orada unutmuşsun!..

Evcilik

9 yaşındaki Johnny okuldan eve gelir, buzdolabını açar ve tam dondurma alacakken annesi mutfağa girer ve:
- Kaldır onu johnny. Yemek zamanı yaklaştı. Dışarı çık ve oyna...
- Ama oynayacak kimse yok ki!
- Peki, o zaman beraber oynayalım. Ne oynamak istersin?
- Evcilik oynamak istiyorum. Sen anne ol, ben de baba olayım.
- Oldu. Ne yapmamı istiyorsun?
- Sen yatak odasına git ve uzan.
Anne durumu rahatlıkla kontrol altında tutabileceğinden emin, yukarı çıkar. Johnny babasının şapkasını giyer, masadaki kül tablasından bir sigara izmariti alır ve dudağının köşesine yerleştirir. Sonra yukarı çıkar ve yatak odasının kapısına gelir.
Anne: - Şimdi ne yapmam gerekiyor?
- Kıçını kaldır, aşağı in ve çocuğa biraz dondurma ver!..

25 Aralık 2009 Cuma

Kapsam !

Çok ağır bir kalp krizi geçiren Temel, aylarca süren bir dizi önlem ve tedavi sonucu iyileşmiş, taburcu olmadan önce "Sonuçlarınız mükemmel.."
demiş doktoru Dursun , "15 yaşındaki bir delikanlının kalbi ne kadar güçlü ise sizinki de öyle.. İsterseniz koşup futbol bile oynayabilirsiniz.."Temel
sevinçle evine gitmiş, Fadimeye " Karicuğum tamamen iyileştum. Bu gece daha evvel hiç yapmadiğumuz şekilde bir 'vahşi aşk'a ne dersun?" demiş.
Fadime bir an düşünmüş, "Bilemeyrum.." demiş son derece isteksiz, "Bole bir aşk kalbini zorlayabilur. Ama doktor bir rapor yazıp imzalarsa belki olabilir, riske girmek istemeyrum..!" diye cevap vermiş.
Temel hemen doktoruna koşmuş, durumu anlatmış,
"Tabii..Tabii.." demiş doktor Dursun, almış antetli kâğıdını eline
başlamış yazmaya..
"Bay Temel benim kontrolümdeki hastamdır. Kalbi son derece güçlüdür. Çılgın, ihtiraslı, heyecanlı bir seksi ne zaman isterse yapabilir..
İmza Dr. Dursun.."
"Tamam oldu işte.." demiş doktor,
"Haa.. Bir de Karinizun adı neydi yazıyı ona hitaben yazayum."
Diye sormuş Temele.
"Boş verun doktor.." demiş Temel sevinçten yerinde duramayarak
"Belkü melkü diyip kıvıriyur, olayı kişiselleştirup kapsaminu daraltmayalım.. 'İlgilisune' deyun yeter.."

Benim adım Ayşe



Çankaya yokuşundan inmekte olan kamyon kırmızı ışıkta durunca, yanındaki arabadaki sarışın camını indirir ve bağırır:
"Hey benim adım Ayşe! Yükünüz dökülüyor, haberiniz olsun..."
Kamyoncu aldırmaz, yeşil yanınca sürer. Öbür kırmızıda sarışın gene yakalar kamyonu:
"Hey, duymadınız! Ben Ayşe! Yükünüz yola dökülüyor diyorum."
Kamyoncu gene sürer. Üçüncü kırmızıda sarışın arabasından fırlar kamyonun camını yumruklar, indirtir.
"Yahu ben Ayşe! Yükünüz dökülüyor!"
"Hey!" der, "Benim adım da Mehmet. Ankara'da kış var ve yollar buz tutmasın diye kamyonla tuz dökmek zorundayım!"

24 Aralık 2009 Perşembe

Çok yaşa

Bir senedir Turkiye'de bulunan Amerikali cok merak ettigi konuyu Turk arkadasina sormus:
- Turkler neden birisi hapsirdigi zaman "Cok yasa" diyene
"Send a girl"(Bir kız gönder ) diye karsilik veriyor?

18 Aralık 2009 Cuma

KOMÜNİST UYDURMASI

Genç kız annesine sorar :
—Anne aşk nasıl bir şey?
—Aşk mı? Şey... Aşk söyle bir şeydir kızım, hani mesela çok zengin ve yakışıklı bir adama rastlarsın, seni Venedik'e götürür, mehtapta gondolla gezersiniz, sonra San Marco meydanında güzel bir restoranda harika bir yemek yersiniz, nazik falan, ve arkasından en lüks bir otelde sana şahane bir gece yaşatır.
Sonra da, ne bileyim işte, sana güzel bir araba alır, bir
daire alır, ya da deniz kıyısında sana bir villa satın alır,
elmas gerdanlıklar, altın yüzükler hediye eder,
mutluluktan uçarsın adeta, iste ask böyle bir şeydir kızım..
—Ama anne, peki o heyecanlar, güzel duygular, kalbin küt küt çarpması, İlk buluşma, ilk öpücük, birlikte bir şeyleri başarma, paylaşım... Bunlar yok mu?
—Ha onlar mı? Kızım onlar bedava hatun götürsünler diye komünistlerin uydurmaları, yok öyle bir şey!.

Bu sefer

Orta yaşlı çiftin dünyalar güzeli iki kızı vardı
ama
gönülleri bir erkek çocuk arzuluyordu hala. Son bir
deneme yapmaya karar verdiler.

Kadın hamile kaldı. Doğum günü sağlıklı bir erkek
dünyaya geldiğini duyan baba neşeyle hastaneye
koştu ama o güne dek
gördüğü en çirkin bebekle
karşılaştı.

Karısına: "İmkanı yok, bu bebeğin babası ben
olamam.
İki melek gibi kızdan sonra... Kızmayacağım, itiraf
et,
arkamdan bir işler çevirdin değil mi?" diye sordu.

Kadın tatlı bir gülümseme ile cevap verdi:

" Bu sefer değil hayatım :) "

Golf

Evli adam sekreteri ile iş pişiriyordu. Bir gün
O'nun evine
gidip bütün öğleden sonra boyunca seks yaptılar.
İyice
yorulunca da uyuyakalıp sabah 8 de gözlerini açtılar.
Telaşla kalkan adam giyinirken sevgilisine
ayakkabılarını
alıp bahçede çimen ve toprağa bulamasını söyledi.
Eve dönünce karısı sorguya çekti:

"Neredeydin?!"

"Sana yalan söyleyemem, sekreterimle ilişkim var.
Dün
bütün gün seks yaptık..."

"Seni yalancı herif, golf oynuyordun yine
değil mi !!!"

Müdür

Yönetim Tanımları

Ortada bir bebek vardır ve üretilmesi gerekiyordur. ...

9 kadının, 1 bebeği 1 ayda doğurabileceğini söyleyen kişiye
PROJE MÜDÜRÜ denir.

1 bebeğin, 18 ayda ancak doğacağını söyleyen kişiye
ÜRETİM MÜDÜRÜ denir..

1 kadının, 1 ayda, 9 bebek doğurabileceğini söyleyen kişiye
PLANLAMA MÜDÜRÜ denir.

1 bebeğin üretim şeklinin ille de yanlış olduğunu söyleyen kişiye
KALİTE KONTROL MÜDÜRÜ denir.

Dünyada hiç kadın ve erkek kalmasa da o bebeğin kendini doğurabileceğini
söyleyen kişiye
PAZARLAMA MÜDÜRÜ denir.

1 kadından, 1 bebeği, 1 ayda doğurmasını bekleyen kişiye
GENEL MÜDÜR denir.

9 bebeğin 1 ayda, 81 bebeğin ise 9 ayda doğabileceğini söyleyen kişiye
ARGE MÜDÜRÜ denir.

1 ayda, dokuz doğuran kişiye
MEMUR denir.

ARADA ''R'' VAR...



Tabur´a yeni bir komutan gelmiş ve askerleri toplayarak bir konuşma
yapacağını belirtmiş.
Bütün askerler toplanmışlar ve komutan baslamış konuşmaya:
- Bugün tanışmak için sizleri buraya topladım. Benim adım Ahmet,
soyadım Kırç. Tekrar ediyorum, Kırç. Arada R var. Sakın ola diliniz
sürçmesin çok fena yaparım. Herkes iyice ezberlesin hata istemem !
Askerler dağılmışlar ve herkes "Arada R var, arada R var" diye içinden
ezbere koyulmuş.
Komutan ise bu konuda ne kadar hassas olduğunu göstermek için sağda
solda gördüğü askere soruyormuş: - Sen - Emredin komutanım! - Soyadım
ne benim ?! - Kırç komutanım. - Aferin ! İşinin başına ! Komutan böyle
böyle hergün bir kaç kere soyadını soruyor ancak kimse şaşırmıyormuş.
Laz ise bu konuda çok sancılıymış. Ya birgün piyango kendisine çıkarsa
ve şaşırırsa diye daralıp dururmuş. Nihayet birgün tören esnasında
komutan aniden arkasına dönmüş ve Laz'ı işaret ederek - Sen ! Soyadım
ne benim ?! Laz heyecandan konuşamıyor, nutku tutulmuş.Yaprak gibi
sallanmaya başlamış. Komutan gayet sinirli - Sana söylüyorum, cevap
ver, asabımı bozma ! Hemen arkasındaki arkadaşı bakmış Laz'in başı
belaya girecek hemen fısıldamış :
- Arada R var, arada R var...
Bunun üzerine Laz cevap vermiş: - Gört !!!

15 Aralık 2009 Salı

Para üstü !!!


Grip

Temel'in karısı domuz gribine yakalanmış hastaneye kaldırılmış.
Aradan geçen zaman içinde karısı hastalıktan kurtulmuş.
Geçmiş olsun ziyaretine gelen Dursun Temel'e sormuş
-Karin nasil oldi Temel, tamamen iyileştu mi?
Temel kafasını iki yana sallayarak
-Grip geçtu da, domuzluk devam ediiy...

O........... Çocuğu

Rahibe
Bir rahibe günah çıkartmak için rahibin yanına gidiyor. Rahibe:
-"Benim hayatımda bir erkek var, ama o..... çocuğunun teki" diyor.
Rahip soruyor:
-"Neden ona o.... çocuğu diyorsun?"
-"Çünkü o benim yanağımı okşayıp, beni öpüyor."
Rahip, rahibenin yanağını okşamış ve öpmüş sonra sormuş:
-"Böyle mi?"
-"Evet!"
-"Bu ona o..... çocuğu demeni gerektirmez kızım!
-"Ama o benim elbiselerimi çıkartıp vücudumu da okşayıp öpüyor."
Rahip rahibenin elbiselerini çıkartmış ve bir süre sevişmişler. Sonra rahip yeniden sormuş:
-"Böyle mi?"
-"Evet!"
-"Ama bu da ona o..... çocuğu demeni gerektirmez. "
-ıyi de peder, sonra bir güzel beceriyor beni."
Rahip bunun üstüne rahibeyi beceriyor ve tabii ki soruyor;
-"Böyle mi?"
-"Evet" diyor yeniden rahibe.
Rahip:
-"Bu da ona o..... çocuğu demen için yeterli sebep değil."
Rahibe bu sefer bağırıyor:
-"Ama o AIDS liymiş."
-yapma ."Vay o..... çocuğu!"

Entel


Paten

Üç mahkum cezaevi yolundadır. Her birine, hapiste geçirecekleri günler için bir eşya getirmelerine izin verilmiştir. Otobüste, biri diğerine döner ve sorar:
- Eeee sen ne getirdin?
Diğer mahkum bir boya kutusu çıkarır ve
- Bununla her şeyi boyayabileceğim der.
İkinci mahkum bir deste iskambil kaağıdı çıkarır.
- Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.
üçüncü mahkuma merakla sorarlar:
- Sen ne getirdin ?
Adi Temel olan üçüncü mahkum bir kutu çıkarır ve gülerek:
- Bu orkidleri getirdim der. Diğer iki mahkumun kafası karışmıştır.
Merakla sorarlar:
- Bunlarla ne yapabilirsin ki?
Temel sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek,
- Kutuda yazdığına göre, bunlarla ata binebilir, yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim...

12 Aralık 2009 Cumartesi

utanma

Arap Emiri'nin oglu Almanya'ya egitime gider.Bir süre sonra ailesine soyle bir mektup gonderir:"Berlin super bir yer, insanlar da cok sempatik veburayi cok seviyorum, ama profesorlerim okula tramwaylagelirken ben mercedesimle gelmekten birazutaniyorum." Birkac gun sonra cocuk bir mektup alir, mektupta 1milyon dolarlik bir cek ve su kelimeler vardir:"Artik utanmana gerek yok, git sen de kendine birtramway al"

8 Aralık 2009 Salı

Hasat

Yaşlı çiftçi çok kötü bir yıl geçirmiş..
Ektiği bütün mısırlar perişan olmuş, buğday deseniz öyle, elinde satabileceği tek geçinebilme ümidi armut var.
Doldurmuş sepete tutmuş şehrin yolunu..
Karşısına çıkan ilk evin kapısını çalmış, kapıyı tamamen içini gösteren tülden sabahlık giymiş bir sarışın açmış, seksi birses tonuyla;
'Evet tatlım..' demiş, 'Senin için ne yapabilirim?..'
Bir an şaşkınlığından kurtulup;
'Satılık çok güzel armutlarım var..' demişyaşlı çiftçi..
Adamın heyecanlandığını hisseden afet oyununa devam edip sabahlığın üst kısmını açıp;
'Armutların bu kadar iri ve sert mi?..' diye sormuş..
'Ahh.. Evet..' demiş çiftçi inleyerek, 'Gerçekten çok güzeller..'
Sabahlığın kemerini tamamen açıp bütün vücudunu göstermiş fıstık,
'Bu kadar iştah açıcı mı armutların?..'

Başlamış yaşlı çiftçi ağlamaya..
'Neden o gözyaşları bir tanem?..'

'Bayan..' demiş çiftçi hıçkırarak,
'Süne zararlısı buğdayı perişan etti, kımıl iti mısırı berbat etti, orospunun teki armutları bedava alacak..
Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?..'

3 Aralık 2009 Perşembe

Free mamogram


Bitmeyen Senfoni

Buyuk sirketlerden birisinin genel muduru, gercek bir klasik muzik asigiymis.

Gunlerden bir gun, sehre unlu bir orkestra gelmis. Verecegi konserin en onemli parcasi da Schubert'in unlu 'Bitmeyen Senfoni' siymis'. Genel mudur bu eseri dinlemek icin cok hevesli olmasina ragmen, isi nedeni ile, konsere gidemeyeceginden, gelen davetiyeyi sirketin insan kaynaklari mudurune vermis ve;

"Lutfen bu konsere git ve bana izlenimlerini aktar" demis.

Genel mudurden aldigi talimatla, konsere giden insan kaynaklari mudurunden, ertesi gun bir degerlendirme raporu gelmis.

"Sayin Genel Mudurum" diye basliyormus.
"1- Dort obuaci konserin onemli bir suresinde bos oturdular. Bunlarin sayisi azaltilirsa konsere daha cok katkida bulunurlar.

2- Orkestrada on iki kemanci var. Bunlarin hepsi ayni anda hareket ediyorlar ve ayni notalari seslendiriyorlar. Bence ciddi bir yanlislik. Kesinlikle personel tasarrufu yapilmalidir.

3-Onaltilik notalara agirlik verilmis. Dogrusu buyuk ziyan. Seyirciler sekizlik ve onaltilik notalar arasindaki farki anlamaz. Bu nedenle; onaltilik notalarla eser calarak yuksek ucret alan elemanlar yerine, sekizlik notalari caldirip, dusuk ucretle calisan stajyerler kullanilmalidir.

4-Yayli sazlarla islenen pasajlar, nefesli sazlarla aynen tekrarlaniyor. Bu durum gereksiz tekrardan baska bir sey degildir. Dolayisiyla; tekrarlar onlendiginde, iki saatlik konser yari yariya inecektir.

Ozet olarak sayin genel mudurum; eger Schubert bu onlemleri alsaydi "Bitmemis Senfoni" kesinlikle biterdi.

Arz ederim efendim".

21 Kasım 2009 Cumartesi

İneruz.

Temel'le Dursun, İstanbul'da minibüsle bir yere gidiyorlarmış...

Şoför "Levent, Fatih, Eyüp" diyormuş.
Dursun sıkılmış ve Temel'e:

"Ula Temel, ne zaman ineceuk?" demiş.
Temel de demiş ki:

"Çatlama ula, ismimuz okunsun ineruk!"

20 Kasım 2009 Cuma

Oradaymış

Ogretmen derste sormus;
"Cocuklar kalkan baligi neden yassidir?"
Kucuk Can parmak kaldirmis;
"Ogretmenim bana amcam anlatmisti, balinanın biri onu becerirken yassilasmis."

Ogretmen cok kızmıs ve bagirmis;
"Bir daha boyle bir sey soylersen seni siniftan atarim..."
Ertesi gun ogretmen gene sormus;
"istakozun gozleri niye disari firlamis gibi patlak patlaktir?"
Kucuk Can gene parmak kaldirmis...

"ogretmenim amcam onu da anlatti: O sirada istakoz da ordaymis."

16 Kasım 2009 Pazartesi

Tedavi


''KİM UYUR''

Bir adam geç vakit otele gelmiş.
Yer olup olmadığını sormuş:
-ıki kişilik bir odada tek yatağım var, demiş resepsiyondaki adam.
Ancak pek tavsiye etmem.Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor.

-Önemli değil, demiş adam, verin bana o yatağı...
Ertesi sabah adam hesabı ödemeye indiğinde otelci
sormuş:
-Nasıl uyuyabildiniz mi?
-Çok güzel uyudum , demiş adam...
-Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı?
-Hiç horlamadı...
-Ama nasıl olur?
-Odaya girince yanağından
"Merhaba güzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabaha kadar
gözlerini kırpmadan yatakta oturdu...

14 Kasım 2009 Cumartesi

Oğuz Aral ve Avni


Şeytan ve zampara

Fazlası ile zampara olan bir adam tövbekar olmak istemiş.
Ne yapayım ne edeyim derken '40 gün 40 gece bir mağaraya kapanıp dua etmesi' söylenmiş.
Adam mağaraya kapanmış.
1 gün 2 gün 3, 4, 5 derken 39 gün olmuş.
39'uncu gün dışarıda bir yağmur bir yağmur, ortalığı sel götürüyor.
Bir bakmış ki mağaranın kapısında yağmur iliklerine kadar islemiş bir bayan...
Güzel mi güzel.
Bayan hemen içeriye girmiş.
Adam, bayanın üstünü kurutmak için ateş yakmış.
Fakat bayana hiç yaklaşmamış.
Bayan üzerindekileri kurutmak için çıkartınca, kendisinin korkutuğunu söylemiş ve adamın kendisine sarılmasını istemiş.
Adam sarılırken tövbesini bozmak istemiyormuş, fakat bayan cilvelenince 'tövbe' diye şey kalmamış ve iş bitmiş!..
Sevişmenin ardından kadın kahkahalar ile gülmeye başlayınca merakla sormuş:
- Neden gülüyosun yahu?
Kadın:
- Ben şeytanım... Senin tövbeni bozmak için geldim ve başardım!
Bu sefer adam kahkahalarla gülmeye başlamış kadın-şeytan sormuş:
- Niye guluyorsun?
Adam:
- Bu dünyada becermediğim bi şeytan kalmıştı. Onu da becerdim ya; boşver gerisini!..

12 Kasım 2009 Perşembe

Dondurma

İshal

Adamın biri çok feci ishal olduğundan dolayı kalkar hastaneye gider. Ama işlemler sırasında meydana gelen bir hatadan dolayı bunu yanlışlıkla psikiyatri servisine sevk ederler. Bir de bu yetmezmiş gibi 1 hafta boyunca da ilgili kısımda yatışını verirler. Adam ne derse desin derdini anlatamaz. 1 hafta sonra taburcu ederler adamı. Onu çıkarmaya gelen ve neler olduğunu anlayamayan arkadaşı dışarda sorar:

"Hayırdır ya? Nasıl oldun? Geçti mi ishalin?"
Adam karşılık verir;
"Yok geçmedi. Ama artık kafaya takmıyorum."

Bilmemek

Adam gecenin bir vakti evine giderken, yol kenarinda otostop yapan guzel bir kadin gordu..
Durdu. Lafi uzatmaya gerek yok..
Az sonra kendilerini Belgrad Ormanlarinda bir yol kenarinda buldular.
Arka koltuga gectiler. Kadin cilgin gibi sevisiyordu..
Bitince "Bir daha.." diye ciglik atti.. "Bir daha.." O da bitti..
"Bir daha.." Guc bela bir daha.. Adamin artik ayaga kalkacak hali yok.. Kadin hala ayni sarkiyi soyluyor..
"Bir daha.. Bir daha.."
Tam o sirada arkalarinda bir araba daha durdu.. Birisi indi,
yanlarina geldi ve cami tiklatti..
"Sizi boyle bir zamanda rahatsiz ettigim icin cok ozur dilerim, ama
cok muskul durumdayim. Lastigim patladi. Gecenin bu saatinda burda
bana kriko verecek sizden baska kimse yok.."
Arabadaki adam cevap verdi..
"Ben senden daha muskul durumdayim. Sana sadece krikomu vermem, hatta
lastigini de degistiririm.. Eger buraya gecer, benim yerimi alirsan.."
Teklif yeni geleni saskina dondurdu, ama karar vermekte gecikmedi..
"Ben istedim bir goz, Allah verdi iki goz.. Madem oyle istiyor, oyle
olsun. O lastik degistirirken biz de keyfimize bakalim.."
Arka koltuktaki adamla, yeni gelen yer degistirdiler..
Birkac dakika gecmeden bir siren sesi duyuldu. Yanip sonen kirmizi
mavi isiklar yaklasti, tam yanlarinda durdu. Arabadan inen polis el
fenerini ondeki arabanin arka koltuguna dogrulttu..
"Hey siz, ne yapiyorsunuz orda.."
"Sey memur bey" diye kekeledi arka koltuktaki adam.. "Karimla
sevisiyorum iste.."
"Iyi de" dedi, polis, "Bu isi kendi evinizde yapsaniz olmaz mi?..
Madem kariniz.."
"Tabii" dedi adam.. "Tabii daha iyi olurdu. Ama, siz bu isigi tutana
kadar, onun karim oldugunu bilmiyordum ki.."
Adam gecenin bir vakti evine giderken, yol kenarinda otostop yapan guzel bir kadin gordu..
Durdu. Lafi uzatmaya gerek yok..
Az sonra kendilerini Belgrad Ormanlarinda bir yol kenarinda buldular.
Arka koltuga gectiler. Kadin cilgin gibi sevisiyordu..
Bitince "Bir daha.." diye ciglik atti.. "Bir daha.." O da bitti..
"Bir daha.." Guc bela bir daha.. Adamin artik ayaga kalkacak hali yok.. Kadin hala ayni sarkiyi soyluyor..
"Bir daha.. Bir daha.."
Tam o sirada arkalarinda bir araba daha durdu.. Birisi indi,
yanlarina geldi ve cami tiklatti..
"Sizi boyle bir zamanda rahatsiz ettigim icin cok ozur dilerim, ama
cok muskul durumdayim. Lastigim patladi. Gecenin bu saatinda burda
bana kriko verecek sizden baska kimse yok.."
Arabadaki adam cevap verdi..
"Ben senden daha muskul durumdayim. Sana sadece krikomu vermem, hatta
lastigini de degistiririm.. Eger buraya gecer, benim yerimi alirsan.."
Teklif yeni geleni saskina dondurdu, ama karar vermekte gecikmedi..
"Ben istedim bir goz, Allah verdi iki goz.. Madem oyle istiyor, oyle
olsun. O lastik degistirirken biz de keyfimize bakalim.."
Arka koltuktaki adamla, yeni gelen yer degistirdiler..
Birkac dakika gecmeden bir siren sesi duyuldu. Yanip sonen kirmizi
mavi isiklar yaklasti, tam yanlarinda durdu. Arabadan inen polis el
fenerini ondeki arabanin arka koltuguna dogrulttu..
"Hey siz, ne yapiyorsunuz orda.."
"Sey memur bey" diye kekeledi arka koltuktaki adam.. "Karimla
sevisiyorum iste.."
"Iyi de" dedi, polis, "Bu isi kendi evinizde yapsaniz olmaz mi?..
Madem kariniz.."
"Tabii" dedi adam.. "Tabii daha iyi olurdu. Ama, siz bu isigi tutana
kadar, onun karim oldugunu bilmiyordum ki.."

6 Kasım 2009 Cuma

Yorumsuz


En kötüsü

Adamın biri çok geç saat olmasına rağmen eve hala gelmemiş...
Karısı, o sırada evde olan annesine “Mutlaka biriyle ilişkisi vardır, o yüzden geç kalmıştır” demiş..
Bunun üzerine annesi kızını teselli eder...
“Kızım niye hep en kötüsünü düşünüyorsun?”
“Adam belki de trafik kazası geçirmiştir!..”

5 Kasım 2009 Perşembe

Musa Kart dan


Murphy Kuralları

& Mekanik Tamirat Kuralı
Elleriniz yağa bulaştığında, burnunuz kaşınmaya başlar ve acil tuvalete gitmeniz gerekmektedir.
&Yer Çekimi Kuralı
Yere düşen her şey en zor ulaşılabilecek noktaya yuvarlanır.
& Yanlış Numara Kuralı
Yanlışlıkla çevirdiğiniz bir telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz ve biri daima cevap verir.
& Mazeret Kuralı
Patronunuza işe geç kalma sebebinin patlak lastik olduğunu söylerseniz ertesi sabah lastiğinizi muhakkak patlak bulursunuz.
& Değişkenlik Kuralı
Eğer trafikte şerit değiştirirseniz, eski şeridiniz şimdi bulunduğunuzdan daha hızlı akar. (Bu hep böyledir)
& Banyo Kuralı
Vucudunuz tamamen ıslandığında telefon çalar.
& Yakın Tesadüf Kuralı
Beraber görülmek istemediğiniz biriyle beraberseniz tanıdığınız biriyle karşılaşma ihtimali tavan yapar.
& Sonuç Kuralı
Birine bir aletin çalışmayacağını ispat etmeye çalıştığınız zaman o alet çalışır.
& Biomekanik Kuralı
Kaşınma katsayısı vucudunuzda ulaşılması zor olan yerlerde en yüksektir. Şekilden şekile girersiniz.
& Tiyatro Kuralı
Ne olursa olsun koridordan en uzak sandalyenin sahipleri en geç gelir.
& Starbucks Kuralı
Bir kahve içmek için oturduğunuzda patronunuz sizden bir görev ister ve bu görev süresi kahve soğuyana kadardır.
& Murphnin Soyunma Odası Kuralı
Eğer soyunma odasında sadece iki kişi varsa, onların soyunma dolapları bitişiktir.
( yemin ederim aynen böyle olur.....)
& Yüzey Kuralı
Tereyağlı ve reçelli ekmeğinizin yeni yaptırdığınız veya aldığınız halıya düşme ihtimali, halının pahalılığı ve yeniliği ile doğru orantılıdır.
& Mantıksal Tartışma Kuralı
Neyi konuştuğunuzu bilmiyorsanız her şey olabilir.
& Brown'un Fiziksek Görünüm Kuralı
Papuç ayanıza tam geldiyse, o papuç çirkindir..
& Wilson'ın Pazarlama Stratejisi Kuralı
Gerçekten çok sevdiğiniz bir ürünü bulup aldığınızda, o ürünü üretmekten vazgeçerler.
& Doktorların Kuralı
Eğer kendinizi hasta hissedip doktor randevusu alıp gittiğinizde aniden iyileşirsiniz. Eğer randevu almazsanız hastalık devam eder.
Ve Benim Favorim:
& Olasalık Kuralı
Birisi tarafından seyredilme olasılığı yaptığınız işin aptallık katsayısıyla doğru orantılıdır.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Kanada ya yerleşen bir Antalyalının günlüğü

Sevgili Günlük
12 Ağustos
Kanada'daki yeni evime taşındım. Çok heyecanlıyım. Burası çok güzel
Dağların manzarası muhteşem. Onların
karlarla kaplı halini görebilmek için sabrımı zorluyorum.
14 Ekim
Kanada dünyanın en güzel yeri. Yapraklar kırmızı ve turuncunun
tonlarınadönmeye başladı. Bir atla kır gezintisi yaptım ve bir kaç geyik
gördüm. Çokgüzeldiler. Muhtemelen yeryüzündeki en harika hayvanlar. Burası cennet
olmalı. Burayı çok seviyorum.
11 Kasım
Geyik avlama sezonu kısa bir süre sonra başlıyor. Böyle harika hayvanları
öldürmeyi nasıl olurda isterler anlamıyorum. Umarım yakında kar yağışı başlar.
Burayı seviyorum.
2 Aralık
Dün gece kar yağdı. Her yerin beyaz bir örtü ile kaplanışını seyretmek
için gece kalktım. Tıpkı karpostal gibi. Dışarı çıktık merdivenlerdeki ve
garajın önündeki karları kürekle temizledik. Kartopu oynadık (ben
kazandım) . Kar temizleme makinası (belediye'nin) gelince,
garajın önündeki karları tekrar temizlemek zorunda kaldık.Harika bir
Kanada'yı seviyorum .
12 Aralık
Dün gece biraz daha kar yağdı. Kar temizleme makinası ile garajın
önündeki karları tekrar temizledik. Burayı seviyorum.
19 Aralık
Dün gece biraz daha kar yağdı. İşe gitmek için
garajdan çıkamadım. Burası çok güzel bir yer fakat kürekle kar
temizlemekten yoruldum. Kar temizleme makinasına Lanet olsun!
22 Aralık
Bu beyaz boktan dün gece biraz daha yağdı. Kürekle kar atmaktan
ellerim su topladı ve belim ağrımaya başladı. Kar temizleme makinasının
ben garajın önünü kürekle temizleyene kadar yolun köşesinde
gizlendiğini düşünüyorum. Pez.....in
25 Aralık
S....ttiğimin yılbaşısı. Yine yağdı. Eğer kar temizleme
makinasını kullanan pez...i bir elime geçirirsem yemin ederim gebertecem.
Yollardaki lanet buzları eritmek için neden daha fazla tuz
kullanmadığını anlamıyorum.
27 Aralık
Allahın belası dün gece yine yağdı. Kar temizleme makinasının en son
gelişinden beri 3 gündür karları kürekle atamadığım için eve
hapsoldum. Hiç bir yere gidemiyorum. Hava durumunu sunan spiker bu
gece 25 santim daha yağacağını söyledi. 25cm karın kaç kürek
edeceğini biliyor musun?
28 Aralık
Kuşbeyinli spiker yanılmış. 83cm daha yağdı. Bu gidişle karlar
yazdan önce erimez. Kar temizleme aracı kara saplandı ve hıyar oğlu
hıyar sürücü benden küreğimi ödünç istedi. Karları temizlerken tam altı
kürek kırdığımı ve sonuncusunu da onun kalın kafasında kırmaktan zevk
duyacağımı söyledim.
4 Ocak
Nihayet evden çıkabildim. Markete gittim ve yiyecek aldım. Dönüşte lanet
geyiğin biri arabamın önüne atladı. Arabamda
yaklaşık 3000 dolarlık hasar var. Bu hayvanların hepsini gebertmek
lazım. Lanet yaratıklar her yerde varlar. Umarım avcılar hepsinin kökünü
kurutur.
3 Mayıs
Arabayı şehirde bir tamirciye götürdüm. Yollara dökülen baş belası
tuzlar yüzünden arabamın kaportası çürümüş.
10 Mayıs
Türkiye'ye kesin dönüş yaptım ve Antalya'ya bir daha ayrılmamak üzere
yerleştim!
S...im Kanada'yı da, karı da, geyikleri de...

23 Ekim 2009 Cuma

Vasiyet

Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu :
- Yahu pizum Temel nasil öldi?
- Kalpten cittu, dediler.
- Vasiyetu filan var miydu?
- Var idu. "Beni denize gömün" demis idu.
- Cömdünüz mü?
- Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk

AIDS

Temel ölümcül hastalıga yakalanır. Dursun da yanında refakatçi olarak
kalmaktadır. Temel gelen herkese ben AIDS im der. Dursun artık dayanamaz ve
sonunda sorar :
- Temel sen AIDS falan degilsin neden herkese yalan söylüyorsun?
Temelde:
-Haçen öylede ölücem böylede. En azinda kariyi saglama alalim bari...

İnsan vücudu

Yemegi agzinizdan midenize tasimasi 7 saniye alir.
Bir sac teli 3 kg(6.6 lb) kaldirabilir.
Ortalama erkek organi bas parmagin 2 kati uzunlugundadir..
Insanin kalca kemikleri betondan daha gucludur (saglamdir).
Kadinlarin kalbi erkeklerden daha hizli atar.
Her bir ayaginizda 1 trilyon bakteri bulunmaktadir.
Kadinlar erkeklere nazaran iki kat fazla goz kirparlar.
Ortalama insanin derisi beyninden iki kat daha agirdir.
Vucudunuz ayaktayken denge saglamak icin 300 kas kullanir.
Tukurugunuzun cozmedigi birseyin tadini alamazsiniz
.Bayanlar bunu okumayi bitirmistir.
Erkekler ise hala basparmaklarini kontrol etmekle mesguller

kasırga

Temel aşk gemisinde elinde viski, yanına bir Amerikalı oturmuş, o da bir viski söylemiş sohbete başlamışlar.Temel: - 'Penum faprigalarum, sanayi desislerum varidu. Pir yangın çiktu hebisi pirden yandi. Haçan pen de sikortadan parayi aldum; tekraruğraşacak takadim kalmadu, yiyip içup kezeyrum' demiş.Amerikalı: - 'Benim de okyanus kenarında sahil boyunca bir restoran zincirim vardı. Bir kasırga çıktı, hepsi uçtu yok oldu. Ben de sigortadan parayı aldım, ve aynen ben de yiyip içip geziyorum' demiş. Temel'in gözleri dalmış gitmiş. Söyleneni duymaz, anlamaz olmuş.Amerikalı dürtmüş,- Ne oldu?- Ula sen kasirgayi nasi çikarttun daa? …

Ameliyat


22 Ekim 2009 Perşembe

BASSAGLIGI !..

Yeni evli bir çift 5 aydır her akşam seks yapıyorlarmış. Günün birinde kadın patlamış ve derdini annesine anlatmış. Annesi öğüt olarak kızına - "Cinsel organına bir siyah kurdela bağla ve bizim adetlere göre akrabalardan biri öldüğünde siyah kurdela takılır dersin. Ve seks yapılmadığını kocana anlatırsın," demiş. Kadın annesinin dediğini aynen yapmış. Akşam koca eve geldiğinde yatarken bir bakar ki "kurdela !!.." Kadın hemen durumu anlatır ve kocası da anlayış gösterir ve o gece seks yapılmaz. Bu böyle 3 gün sürer. Bunun üzerine adam kendi cinsel organına da siyah kurdela takar. Yatakta bu sefer şaşırma sırası kadındadır. - "Ne yapıyorsun, sen neden taktın..?" der - "Bir başın sağolsun deyip çıkacağım !!!..."

TEMEL VE ASLAN

Bir kasabaya sirk gelmiş.
Sirkin geldiği gün aslan terbiyecisi istifa etmiş gitmiş.
Patron panik halinde "hemen yerel gazeteye ilan verin acele bir aslan terbiyecisi bulalım" demiş. İlan vermişler, iki kisi gelmiş. Biri uzun boylu, sarışın bir fıstık, diğeri bildiğimiz bizim Temel, kel kafalı, kısa boylu ve şişman olanı.
Patron, "ikiniz de aslan terbiyecisi misiniz?" diye sormuş, "evet" demişler. Kıza, "önce sen gir bakalım kafese" demiş. Kız girmiş, arkasından kafesi kilitlemişler. Baba aslan kıza bakmış, ağır ağır yaklaşmaya başlamış, kız birden üzerindeki giysisinin önünü açmış, çırılçıplak.Baba aslan önce afallamış, sonra kıza yaklaşmış ve ayak ucundan başlayarak yukarıya kadar yalamış.
Sonra, gevşemiş ve sakin, mutlu bir şekilde kızın ayaklarının dibine uzanmış yatmış.Patron dönmüş Temel'e, "Sen de aynı şekilde yapabilir misin?" demiş.Temel, "Elbette yaparım ama önce aslanı kenara çekin"..!.

15 Ekim 2009 Perşembe

O sevmez

Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı Fadimeye sorar:
-Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ?
Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir.
Bunun üzerine Temel:-Onu benim kadar sevecekmisin ?
-(ağlayarak) Evet
-Onu eve alacakmısın ?
-Evet-Ona güzel yemekler yapacakmısın ?
-Evet Temel'im.
-Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacakmısın ?
-O Sevmez

KUŞ Beyinli

Fadime kumar oynuyormuş. Temel de arada sırada gidip soruyormuş:
-Nasıl gidiyor kanaryam?
-Kaybediyorum.Bir müddet sonra yine:
-Nasıl gidiyor güvercinim?
-Kaybediyorum
Bu konuşma bülbülüm, serçem diye devam edince Cemal sormuş:
-Neden karına hep kuş isimleriyle hitap ediyorsun?
-Bu kadar kişinin içinde kuş beyinli diyemem ya!" diye fısıldamış Temel.

İsraf

9 Ekim 2009 Cuma

Pahalı

Biraz yasli bir yahudi adam ogleden sonra caddeden asagi dogru yururken
muhtesem goguslu bir kadin gorur.
Kadina der; "hey bayan, 100 dolar karsiliginda goguslerinizi isirmama izin
verir misiniz?"
-"Kacik misiniz!!" diye cevap verir kadin ve yurumeye devam eder.
Adam tekrar doner blogun cevresinde kosar diger kosede kadini yakalar ve
tekrar sorar;
-"1000 dolara isirmama izin verir misiniz?"
"Dinle beni! ben senin bildigin kadinlardan degilim. Anladin mi?"
Adam tekrar oteki bloga kosar ve tekrar sorar; "10.000 Dolar....?"
Kadin bir muddet dusunur ve cevap verir.
-"Hmmmm 10.000 dolar!!! Ok! sadece bir kere ama burada olmaz, suradaki
karanlik yere gidelim".
Karanlik yere giderler kadin bluzunu cikarir ve muhtesem gogusler ortaya
cikar .Adam onlari gorur gormez, kavrar ve oksamaya baslar. Onlara yuzunu
surer ama isirmaz.
Kadin sonunda sorar;
- "Isiracak misin, isirmayacak misin?"
-" Hayir!" der yahudi adam, "isirmak cok pahali"

Ayna


Temel

Temel, Fadime'nin kedisinden nefret etmektedir.
Birgün kararını verir ve Fadime evde yokken kediyi yakalayıp,arabasına koyar. 1-2 kilometre kadar ileride, bir kıra bırakıp evine döner. Kapıyı açıp eve girer bir debakar ki, kedi sepetinde oturuyor. Ertesi gün, Fadime'nin evden çıkmasımnı bekleyip, kediyi yine arabaya atar. Bu kez 5-6 kilometreötedeki bir kasabada, bir çöp konteynerinin içine bırakır döner,kapıyı açarr, kedi yine baş köşeyekurulmuş, Temel'e kötü kötü bakıyor.Ertesi gün işi iyice inada bindirir, kediyi yakaladığı gibi 10-15 kilometre direksiyon sallar, bulduğu her tali yola girer, kedi yolunu kaybetsin çeşitli yollara girer, daireler çizer. Sonunda iyice emin olunca, arabayı durdurur ve kediyi bırakı,evinin yolunu tutar.Saatler sonra Temel, Fadime'ye telefon açar;

- Uy Fadime, kedi yaninda mi?-
Evde, niye soriysun da?-
Ver o şerefsizi telefona, Kayboldum.....

6 Ekim 2009 Salı

Cin

Temel ve Dursun, kumsalda gezerken, bir de bakmışlar önlerinde Alaeddin’in Sihirli Lambası duruyor...
Almışlar ellerine lambayı söyle bir dokunup okşamışlar. Fiiiiiiisssssssss… Cin dışarıda.
Cin, bir Temel’e bakmış, bir Dursun’a. İki laz...
Sonra dile gelmis:
- Kusura bakmayın ben sizinle uğraşamam.. Alin size üçer yumurta, her kirdiginiz yumurta icin bir dilek tutun. İstekleriniz yerine gelsin…Cin uçup gitmiş lambasına, Temel ile Dursun ellerinde yumurtalarla ayrilmislar kumsaldan. Aradan yillar gecmis. Bu olaydan cok zaman sonra iki eski dost karsılaşmışlar.
Temel, Dursun’a sormuş:- Ula Tursin, ne ettun yimirtalari?
- Valla, demis Temel, ilkini kirdim, cok para istedum, hic bitmeyen bir param var...
- Eeee! Ikincisu…- Onu da kirdim, cok guzel bir hatun istedum. Simdi dunyalar guzeli bir karim var...
- Ya ucuncusunu neettun?
- Onu da kirdum, saglik istedum.. Hic hastalanmadan yasayip cideyrum.. Peki sen ne ettun yimirtalari?
Temel huzunle basini sallamis,
- Sorma sorma demis, senden ayrildim eve celdum, tam esikten gireyiken ayagum takildi, yumurtanin biri yere dusti kirildi…
Ben de, ‘hassittir be’ dedum... Demez olaydum,evin ici ‘çük’ doldi...
- Eeee! Sonra? demis Dursun,
- Bir ev dolusu çükle ne yapayim, dedim, kirdim ikincuyu, butun çük’leri geri goturmesini istedum.
- Yaaa! Peki sonunciyi ne ettun?
- Ne edecegum? Kirdim sonuncuyu da, hacan benimkini geri getir, dedum da…

Haram olsun,

Dursun'la Temel kıraathanede gazete kıraat ediyorlarmış. Dursun:
- Ula Temel bak ne yazıyor: 'Dünya nüfusuna göre her erkeğe 2 kız düşüyormuş'
Temel:- Benim hakkımı kim yiyorsa haram zıkkım olsun!..

İçki


Korkunç


Kim soracak?

Kucuk bir kiz ogretmeni ile balinalar hakkinda konusuyordu.
Ogretmen bir balinanin insani yutmasinin fiziksel olarak imkansiz oldugunu soyledi, cunku balinalarin bogazi cok kucuktu.
Kucuk kiz Jonah'i (Yunus peygamber) bir balinanin yuttugunu soyledi, sinirlenen ogretmen balinanin insani yutamayacagini tekrarladi, bu imkansizdi.
Kucuk kiz soyle dedi, "Cennete gittigim zaman Jonah'a soracagim"
Ogretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanitladi.
Kucuk kiz " O zaman sen sorarsin"

Biazdan,

Bir anaokulu ogretmeni siniftaki cocuklar resim yaparken, onlari seyrediyordu. Her cocugun calismasina bakmak icin sinifta dolasiyordu. Gayretli bir sekilde calisan kucuk bir kizin yaninda gittiginde, ona ne cizdigini sordu.
Kiz yanitladi, "Tanriyi ciziyorum"
Ogretmen duraksadi ve sordu, "Ama hic kimse Tanrinin neye benzedigini bilmiyor"
Kiz kafasini kaldirmadan yanitladi, "Birazdan ogrenecekler"

Kesinlikle,

çocuk bir gün öğretmenine sorar:
öğrenci: hocam salakla zeki arasındaki farklar nelerdir.
öğretmen: salaklar her zaman kesin konuşur ama zekiler daima şüphecidir.
öğrenci: emin misiniz hocam??
öğretmen: kesinlikle

Plaka,

Kırmızı ışıkta yaya olarak karŞıdan karşıya geçen bi genci polis ceza yazmak için durduruyor.
Çocuk da,"Herkes geçti,onları niye çevirmiyosun da beni çeviriyosun"diyerek duruma itiraz ediyor.
Tartışma sürerken millet başlarına toplanıyor falan
Bu sırada polis ceza yazmak için ekip otosuna doğru giderken ordan yaşlı teyze çocuğa bağırıyor;
"KAÇ OĞLUM KAÇ GÖT.NDE PLAKAMI VAR!"

Edep erkan,

Dogu Anadolu'da asiretlerden birinin denetimindeki bir bölgeye yeni
bir kaymakam atanmis. Asiret reisi hemen koruculari görevlendirmis:

- Gidip aliseniz kaymohami. Gurda gusa yem olmiye.

Korucular yola çikmislar. Saatler geçmis ancak ne korucular ne de
kaymakam ortalikta görünmemis. Aksam geç saatlerde kafile yorgun
argin, perperisan bir halde dönmüs.
Asiret reisi oldukça kizgin ve endiseli bir vaziyette korucu basina çikismis:

- Ula itogli it! Nerden kalmissenizdir?
- Eskiya yolumuzu kesmistir, Agam!
- Heyven ogli heyven! Bu her zaman oliyi!
- Bizi soymislerdir, Agam!
- Zaten aliskensinizdir, itogli!
- Aman Agam, hepimizi yatirip düzmüslerdir!
- Hep düziyler zaten.
- Kaymokam yabancidir, edep erkan bilmezdir, çok direnmistir.
O yüzden geciktik, Agam.

28 Temmuz 2009 Salı

Adam, Kayserili arkadaşının latex-kauçuk ürünler yapan fabrikasını
geziyordu...
Bir ara bir otomatik makinanin başına gelir ve makinadan ilginç seslerin
geldiğini duyar ;
- Pissst....PAT..! ......pissst ..PAT..! .....pissst....PAT..!
Merak edip sorar bu makinenin ne yaptığını ve neden bu seslerin geldiğini..
Arkadaşı cevaplar :
- Bu makina biberon emziği yapıyor... 'pissst' sesi kalıba gelen latexin
sisirilip emzik formu aldığını, 'PAT' sesi de ucuna açılan deliğin sesini
belirtir...
Geziye devam edip baska bir makinanin başına gelirler.
Bu makinadan da benzeri sesler geliyordu ama sıralamaları farklıydı ;
- Pisssst....Pisssst....Pisssst....Pisssst....PAT..!
Adam gene meraklanıp sorar ;
- Peki bu ne makinesi ?
- Bu prezervatif makinesi...
- Ama neden 4 'Pisssst'tan sonra 1 'PAT' sesi geliyor...
Arkadaşı yanıtlar ;
- Her 4 preservatiften sonra 1 tanesinin ucunu deliyoruz ondan..
Adam şaşkınlıkla ve biraz da kızarak sorar..
- Ama neden..? Bu yaptığınız hiç hoş değil.. K ayse rili cevap verir..
- Öyle mi...emzikleri kime satıcaz peki...????

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Dövmesinin dünyanın en güzel dövmesi olduğuna inanıyordu..Taki hapse düşene kadar...
45 yıllık evli bir çift, evlerinin bahçe manzaralı terasında her zamanki gibi oturmuş kahvaltılarını ediyorlardı. Kadın oturduğu koltuktan kalktı, kocasına yaklaştı ve var gücüyle bir tokat attı. Adam nerdeyse sandalyeden aşağıya düşüyordu. doğruldu, kafasını salladı ve kısa bir sessizlikten sonra karısına
- "Bu da neyin nesiydi?" diye sordu. karısı;
- "Bu tokat 45 yıldır benimle yapmış olduğun kötü seks içindi" der.
Aradan biraz zaman geçer ve adam yerinden kalkar, karısına yönelir, ona öyle bir tokat atar ki kadın sandalyesi ile birlikte yere savrulur. Kadın düştüğü yerden kalkar ve kendine gelmeye çalışır, doğrulur ve kocasına dönerek;
- "Ya bu tokat ne içindi?"
Kocası çok sinirli bir şekilde cevap verir;
- "Sen bunca yıldan sonra iyi seksle kötü seks arasındaki farkı nereden anladın?"
Savcı, sanık sandalyesindeki yaşlı teyzeye sorar :
- Bize yaşınızı söyler misiniz?
- 86 yaşındayım
- Lütfen bize olay günü neler olduğunu anlatın :
- O gün hava çok güzeldi ve ben parkta oturuyordum…. derken o adam geldi yanıma oturdu
- Onu tanıyor muydunuz?
- Hayır ama tatlı birine benziyordu
- Sonra ne oldu?
- Birden bacaklarımı okşamaya başladı…
- Ona engel oldunuz mu?
- Hayır
- Neden?
- Çünkü hoşuma gitti.. kocam 30 yıl önce öldüğünden beri kimse bana böyle dokunmamıştı….
- Sonra ne oldu?
- Sonra göğüslerime dokundu….
- Engel oldunuz mu?
- Hayır
- Neden?
- Çünkü bana kendimi uzun zamandır ilk defa bir kadın gibi hissettiriyordu…
- Sonra ne oldu??
- O kadar tahrik olmuştum ki bacaklarımı açtım ve "Seviş benimle, hadiii seviş benimlee!!!" diye bağırdım…
- Sizinle sevişti mi??
- Hayır! Ben öyle bağırınca o da birden "Gülümseyin, Kamera Şakası!"diye bağırdı ben de onu vurdum!..

Doktora

Temelin karisi koyundeki doktorla isi pisirmis.
Bu durum herkesin diline dusmus ama kimse
Temel'e soyleyemiyor.
Herkes nasil anlatacagiz bu isi derken Dursun atlamis;
- Merak etmeyin usaklar ben soylerum.
Aksam olmus Temel kahveye gelmis,
Dursun soyle bi gerinip koseden yuksek sesle temele dogru bagirarak;
-Ha Temel usagum, senin Fadime ne zaman profosor olayi daaa?
-Ula Tursun sasirdin mu, benim kari daha okumayi bile sokemedu, profosor olmak nerden ciktu?
-Ne pileyumm; koyde herkes fadime yuksek lisansini yapti, Doktora veriyor diyorlarda ondan sormusumdur. .

yamyamlar

Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben: - Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz. Ama yemek yemek icin bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız der. Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. 4 hafta sonra müdürleri gelir: - Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz diye sorar. Yamyamlarin hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner: -Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi diye sorar. En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir: - Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir. - Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı!

Sarhoş

Sarhoşun biri üst baş dağınık bir halde karakola gelir, araba anahtarını göstererek komisere şöyle der.

"Komiserim şu elimde gördüğünüz anahtar var ya, onun üstünde az önce benim arabam vardı, şimdi yok. Arabamı çalmışlar..."
Komiser sarhoşa şöyle bir bakar,
"Sen önce kendine bir çeki düzen ver bakıyım şu haline bak...Devletin komiseri önünde
böyle fermuarı açık, takım dışarıda durmaya utanmıyor musun?"
Sarhoş pantolonunun önüne bakar, bakar ve şaşkınlıkla şöyle der :
"Haydaaa..! Komiserim karıyı da çalmışlar..."

Evlilik sırları

İtalya'da uzun evliliğin sırrı konulu seminerde konuşan 50 yıllık evli
Guiseppe diyor ki:
- Eşime hep iyi davrandım, memnun ettim, en önemlisi 25.
yıldönümümüzde onu Amerika'ya götürdüm.
Sormuşlar:
- Peki 50. yıldönümünde eşin için ne yapacaksın?
- Gidip onu geri getireceğim..valla özledim ha.

17 Haziran 2009 Çarşamba


Ziraat mühendisi

Bankada calışan Ziraat Mühendisi kredi için gittiği bir köyden dönerken, yolda arabası bozulmuş. Ne yapacağını düşünürken ileride bir kulübe görmüş. Kapıyı çalmış. Kapıyı genç ve çok güzel bir kadın açmış.
Adam "Ben Ziraat Mühendisiyim. Bankada çalışıyorum. Arabam bozuldu. Bana yardımcı olabilir misiniz?" demiş.
Kadın "Kocam askerde, bu gece burada kalabilirsiniz" demiş. Mühendis bey teşekkür edip, içeri girmiş.
Kadın "Kocam askerde, benden bir isteğiniz var mı?" Mühendis "Zahmet olmazsa yiyecek bir şeyler verebilirmisiniz?"
Kadın yemek hazırlamış, yemekten sonra üzerindeki yeleği çıkararak"Kocam askerde, benden bir isteğiniz var mı?"
Mühendis " Zahmet olmazsa çay " Kadın çay hazırlamış ve elbisesinin bir düğmesini açarak, Kocam askerde, benden bir isteğiniz
var mı?" Mühendis " Zahmet olmazsa bir bardak su " sorular ve istekler böyle devam etmiş.
En sonunda kadın seksi geceliğini giymiş ve Kocam askerde, benden bir isteğiniz var mı?"
Mühendis "Yorucu bir gündü. Ben artık yatayım" demiş ve uyumuş. Sabah uyandığında, avluya çıkmış. Kadın tavuklara yem veriyor.
Ancak bir tavuk 5 tane de horoz var. Mühendis bey şaşırmış. Hiç bir tavuğa 5 horoz olur mu?" diye sormuş kadına.
Kadın : " siz onlara bakmayın. Onların sadece bir tanesi gerçek horoz. otekiler Ziraat Mühendisi."

Muayene

Yasli doktor kasabayi terketmeden once genc meslektasina hastalarini tanitiyormus.Girdikleri evde yasli doktor kadina sormus;
- Sikayetin var mi?
-Karnim agriyor doktor bey,demis kadin.
Doktor "fazla meyve yiyorsun,ondandir" demis.Disari ciktiklarinda genc doktor sormus;
-Hastayi kontrol etmeden nasil da bildiniz?
Yasli doktor cevap vermis;
-Caktirmadan gozlugumu yere dusurdum.Yatagin alti meyve kabuklariyla doluydu, demis.
Bir sonraki evde hasta sikayetini anlatmis;
-Doktor bey, kendimi cok halsiz hissediyorum.
Genc doktor hemen atilmis;
-Kilise faaliyetleriniz sizi cok yoruyor,ara verin, demis.
Disari ciktiklarinda yasli doktor sormus;
-Soyle bakalim genc meslekdasim, nasil anladin?
-Egilip yatagin altina baktim.Kilisenin papazi oradaydi!..

Dikkatli olmaklazım

Adamin biri evcil maymunu ile bir bara gitmis. Bir içki ismarlamis, o sirada da maymun paso ortalikta dolasip eline ne geçirirse agizina atiyomus. Son olarak bilardo masasindaki bir topu mideye indirince barmen bagirmaya baslamis.
-"Yav naapio bu hayvan bilardo topumu yedi". Adam da
-"Yav o paso yer, parasi neyse veririm." demis. Parayi verip çikmislar.Aradan bir hafta geçtikten sonra maymunlu eleman yine gelmis. Yine bir içki ismarlamis. Bu arada maymun da barda duran eriklere elini uzatmis. Barmen de bir yandan seyrediyomus. Maymun önce erigi dötüne sokmus sonra çikarip agzina atmis. Barmen adama dönüp
-"Bu ne yapti simdi" demis. Adam:
-"Senin şu bilardo topu olayından sonra herşeyi ölçüp de yiyor."



.

Deli Dana

Bir bayan TV muhabiri, bir çiftçi ile deli dana hastalığının asıl sebebini araştırmak üzere röportaja başlarlar....
Bayan:"İyi akşamlar bayım. Biz burada deli dana hastalığının sebebi hakkında bilgi toplamak için bulunuyoruz. Hastalığa neyin sebep olabileceğine dair bir fikriniz var mı?"
Çiftçi gözlerini muhabire dikip "Öküzün ineği yılda bir kez yaptığını biliyor musunuz?"
Bayan (utanarak):"Tamam bayım, bu haberin yeni bir parçası ama deli dana hastalığı ile bağlantısı nedir?"
Çiftçi:"Bilir misiniz bayan biz inekleri günde 4 kez sağarız"
Bayan:"Bayım, bu kabul edilebilir bir bilgi ama nereye varmak istiyorsunuz?"
Çiftçi:"Şuraya varmak istiyorum bayan. Düşünün ki günde 4 kez meme uçlarınız ile oynuyorum ve sadece yılda 1 kere sizinle birlikte oluyorum.
Delirmez misiniz?"

Pazarlama sanattır

Diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve "Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim" der.
- Oğlumun hayatına asla karışmam...
- Ama, kız Lord Rothschild'in kızı...
- Haaa! O zaman başka...
Diplomatın ikinci durağı, Lord Rothschild'in yanıdır.
- Kızınız için bir kısmet buldum Lord'um..
- Benim kızım evlenmek için henüz çok küçük...
- Ama, bu delikanlı halihazırda Dünya Bankası Başkan Yardımcısı...
- Bak o zaman başka...
Diplomat, Lord'un yanından ayrıldıktan hemen sonra soluğu Dünya Bankası Başkanı'nın yanında alır.
- Size başkan yardımcısı olarak tavsiye edeceğim, çok iyi bir delikanlı var.
- Şu an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez...
- Ama, bu çocuk Lord Rothschild'in damadı...
- Bak o zaman oldu... Gelsin başlasın...

Fitil

Bir gün akıl hastanesinde bir isyan çıkar bütün polis ve jandarma buraya toplanır ne yaparlarsa yapsınlar isyanı durduramazlar derken akıl hastanesinin başhekiminin aklına bir fikir gelir ve hemen yardımcısını çağırır der ki çırıl çıplak soyun ve delilerin arasına bağırarak gir ben bombayım ben bombayım diye bağır der derken yardımcı aynı şekilde içeri dalar deliler bunu tuttugu gibi camdan aşağı atarlar bir kaç deneme böyle geçer ama başarısız olur.

Son çare başhekim aynı taktiği uygular çırıl çıplak soyunup delilerin arasına bağırarak ben bombayım ben bombayım diye dalar ve tüm deliler hemen yere kapaklanır ve polis , jandarma hemen isyanı bastırırlar.

Ertesi gün başhekim isyanı çıkartan delinin yanına gider ve sorar kaç kişiyi bombayım diye yolladım hepsini camdan aşağı attınız ben gelince neden hepiniz yere kapaklandınız diye sorar deli de der ki senin fitilin çok kısaydı da ondan...

10 Haziran 2009 Çarşamba


Spagetti

Bir doktor, hemsiresi ile bulusmalara baslar. Bu
bulusmalardan kisa
bir sure sonra, hemsire gelir ve hamile oldugunu soyler.
Fakat Doktor, bu olayi karisinin duymasini istemediginden, hemsireye
bir miktar para verir ve italya'ya gitmesini ve cocuk dogana kadar
orada
kalmasini ister. Hemsire, 'Bebegin dogdugunu sana nasil haber
verecegim? ' diye sorar. Doktor da ;'Bana hemen bir kart gonder ve
arkasina 'spagetti ' diye yaz. Ben durumu anlarim. Baska bir aciklama
yapmana gerek yok' der. Hemsire parayi alir ve ucaga binip italya'ya
gider.Alti ay kadar sonra, bir gun doktorun karisi evden arar ve
doktora ; 'Sevgilim, bugun postadan senin adina Italya 'dan
postalanmis
ilginc bir kart geldi.Fakat ne anlama geldigini anlayamadim…' der
Peki karicigim, ben aksama eve gelince sana gerekli
aciklamayi yapacagim' der doktor ve telefonu kapatir.
O aksam doktor eve geldiginde; karti alir okur ve
kalp krizinden oldugu yere duser.Acil yardim ve tibbi mudahelelerin
sonunda doktor kendine gelir ve biraz rahatladiktan sonra acildeki
doktorlar
adamin elinde hala siki sikiya tuttuğu karti alir ve okurlar…
Spagetti, spagetti, spagetti, spagetti….ikisi;
sosisli, ikisi; sade!

8 Haziran 2009 Pazartesi


Hesap

İki adam barda içerlerken birisi ayağa fırlayıp ötekine koşmuş..
"George..! Sen ha??.." demiş sarılarak, "Yahu ikimiz de inşaatta üç kuruş parayla amelelik yapıyorduk giysilerin süper.. Köşeyi dönmüşsün yahu! Nasıl başardın?.."
"Valla kafamı işlettim.." diye cevap vermiş George, "Seks insanların vazgeçemeyeceği bir ihtiyaç ve bu iş için de Londra harika bir yer.. 3 katlı bir ev satın aldım, Birinci katta 'Normal Seks' erkekler kadınları beceriyorlar.. İkinci katta 'Homo Seks,' erkekler erkekleri beceriyorlar.. Üçüncü katta 'Fetiş Seks' erkekler yaşlı kadınları kırbaçlayıp beceriyorlar.. Tam bir para basma makinesi yani.. Yalnız hesabını bileceksin, fazla açılmayacaksın.. Karım ,ben ve kayınvalide işi gül gibi götürüyoruz!."

1 Haziran 2009 Pazartesi


Papağan

KADININ BİRİ PAPAĞAN ALMAK ÜZERE PETSHOPA GİDER
GÖZLERİ BİRDEN TÜYLERİ MÜKEMMEL PARLAKLIKTAKİ BİR
PAPAĞANA TAKILIR VE PAPAĞANA YAKLAŞIR...
FAKAT KADIN PAPAĞANA HER YAKLAŞTIĞINDA PAPAĞAN KADINA OROSPU DER.

KADIN HAYRETLER İÇİNDE PTSHOP SAHİBİ RECEP'E DÖNEREK BU PAPAĞANI ALICAM AMA EĞİTMEN LAZIM DER..

RECEP ELİNE BİR KOVA SU VE PAPAĞANI ALIR....
HANIMEFENDİ GELDİĞİNDE NE DİCEKSİN DER.
PAPAĞAN
- OROSPU DİCEM.
RECEP PAPAĞANI SUYA SOKAR VE TEKRAR SORAR.
- HANIMEFENDİ GELDİĞİNDE NE DİCEKSİN.
- OROSPU DİCEM.
RECEP TEKRAR PAPAĞANI SUYA SOKAR VE BU KEZ Bİ MÜDDET BEKLETİR
VE TEKRAR SORAR
- HANIMEFENDİ GELDİĞİNDE NE DİCEKSİN
- HOŞGELDİNİZ HANIMEFENDİ DİCEM

ERTESİ GÜN OLUR KADIN PETSHOPA TEKRAR GİDER......
PAPAĞANA YAKLAŞIR
-BEN EVE GELDİĞİMDE NE DİCEKSİN?
-HOŞGELDİNİZ HANIMEFENDİ.

-PEKİ BEN YANIMDA Bİ ERKEKLE GELDİM NE DİCEKSİN?
-HOŞGELDİNİZ HANIMEFENDİ HOŞGELİDİNİZ BEYFENDİ DİCEM.
-BEN YANIMDA İKİ ERKEKLE GELDİM O ZAMAN NE DİCEKSİN?
-HOŞGELDİNİZ HANIMEFENDİ HOŞGELDİNİZ BEYFENDİLER DİCEM.
-TAMAM BURAYA KADAR ÇOK GÜZEL PEKİİ BEN YANIMDA ÜÇ ERKEKLE BİRLİKTE GELDİM O ZAMAN NE DİCEKSİN

PAPAĞAN Bİ KOVAYA BAKAR, Bİ RECEP'E
- RECEP KOVAYI GETİR..! ANAM AVRADIM OLSUN BU KARI OROSPU...

Ör baba ör

Alışveriş

Kadının biri alışveriş için şehre inmiş, ilk girdiği dükkânda harika ayakkabılar bulmuş, ikincide de nefis bir elbise..Üçüncü dükkânda her şey 5 dolara inmiş, gözlerine inanamazken birden cep telefonu çalmış..
Hattaki kadın doktor ona, kocasının feci bir trafik kazası geçirdiğini, durumunun kritik olduğunu, yoğun bakıma kaldırıldığını söylemiş..
Kadın doktora kocasına çarşıda olduğunu iletmesini, bir an önce orada olacağını söyleyerek telefonu kapatmış, ama akabinde hayatının en verimli alışverişini yapmakta olduğunu fark etmiş ve hastaneye gitmeden 1-2 mağazaya daha girmiş, birkaç saat sonra sabah alışverişini bir fincan kremalı kahve ile tamamlanmış ki birden kocasını hatırlamış.. Suçluluk duygusu ile hastaneye koşmuş..
Koridorda doktoruna rastlayıp kocasını sormuş..
Bayan doktor,kadının elindeki paketlere bakıp
- "Buraya hemen gelmek yerine alışverişine devam ettin değil mi?.." demiş bağırarak,
- "Sanırım kendinle gurur duyuyor olmalısın.. Adam burda yoğun bakımda, sen mağaza mağaza dolaş.. İyi be..! Ama bu senin son alışverişin olacak.. Artık ömrünün sonuna kadar onun hastabakıcısı olacaksın, hem de başından 1 dakika bile ayrılamadan..!"
Kadın son derece üzgün başını önüne eğmiş..
Bayan doktor,onun bu haline uzun uzun baktıktan sonra kıkırdamaya başlamış,
-"Şaka yapıyorum şaka.." demiş, "Takıldım sana.. Kocan öldü.. Vallahi öldü.. Hadi aç bakayım şu poşetleri de neler aldın görelim..!"

28 Mayıs 2009 Perşembe


E-Mail

Aslan yıllık izine çıkmadan önce; 'Hareketlidir, hızlıdır, ormanı dolaşıp gelince
bana rapor verir' diye düşünüp vekaletini çakala bırakmış. Bunu tüm hayvanlara
'e-mail' atıp bildirmiş. 'çakal vekilimdir, ona saygısızlık ederseniz bana etmiş
sayılırsınız, geldiğimde hesabını sorarım' diye yazmış.
Çakal, ertesi gün büyük havalarda ve çalımla ormanda dolaşmaya başlamış.
Bakmış Gergedan su içiyor. Arkasına yaklaşıp bir parmak atmış. Gergedan
hışımla geriye dönmüş, bakmış ki çakal, mail aklına gelince gıkını çıkartmadan
'La havle..' çekip yürümüş.
Biraz sonra çakal bakmış bir Fil ağaçtan meyve koparıp yiyor. Ona da yaklaşıp
bir parmak atmış. Fil kendine parmak atanı ezmek üzere dönmüş, bakmış ki
çakal, maili de düşünüp vazgeçmiş.
Çakal biraz daha gitmiş, bakmış bir erkek Ayı kovandan bal yiyor. Gidip ona da
parmak atmış. Ayı bir hışımla dönüp çakalı yakalamış, yatırmış bir güzel becermiş..
Çakal, yalpalaya yalpalaya yürürken bir yandan söyleniyormuş;
'Ayı oğlu ayı, yine maillerine bakmamış'

Uzaylı

Uzaylılar bir görev için dünyaya inecekler görevleri dünya insanları ile cinsel ilişkiye girerek sonuçlarını gözlemlemek. Uzaylılar Türkiyenin tenha bir kasabasında bir çiftlik evine indirmişler gemilerini. Çiftlik evinin kapısını çalarak kapıyı açan adama amaçlarını anlatmaya başlamışlar. Adam biraz şaşkın biraz heyecanlanarak benim hanıma bi sorayım demiş. İçeri girerek karısına böle böle bişi var nedersin demiş. Kadın:
- 'Tamam olur hem bi gecelik değişiklikten bir şey olmaz'
diyerek kabul etmiş. Uzaylılarla beraber biraz oturduktan sonra uzaylı erkekle dünyalı kadın ayrı bi odaya, uzaylı kadın ile dünyalı erkekle ayrı bi odaya geçmişler. Uzaylı adam başlamış dünyalı kadını soymaya ve daha sonra kendi soyunmaya kadın uzaylı adamın penisini görünce çok şaşırmış ve gülmeye başlamış. Uzaylı:
- neden güldün.
- çok küçük demiş. Uzaylı:
- sol kulağımı çek o büyür demiş.
Kadın çekmiş kulağı gerçektende büyümüs,
-ama demiş kadın şimdide çok ince. Uzaylı gayet rahat
- sağ kulağımı çek o kalınlaşır.
Kadın uzaylının kulağını çekince gerçektende kalınlaşmış ve sabaha kadar defalarca sevişmişler. Sabah olunca kahvaltıdan sonra uzaylıları gönderen karı koca konuşmaya başlamış. Adam kadına nasıl geçti diye sormuş. Kadın :
-"Tek kelime ile mükemmeldi.Peki senin nasıl geçti kocacığım ?"
Adam kendinden çok emin bi şekilde ;
-"Sen var ya sen,şu gül gibi kocanın kıymetini bilmiyorsun, bak elin uzaylısı zevkten kulaklarımı koparacaktı!! "

Ayse Balkonda

Karı ve koca tatil günü evde televizyon seyretmekten sıkılmış, yatak odasına geçmeye karar vermişler....
Ama ne mümkün 7 yaşındaki oğlan evde. - ''Oğlum, hadi biraz sokağa çık, gez, oyna''. - ''Ihhhhh''. Israr faydasız.
Afacanın sokakta gözü yok. - ''Öyleyse, annenle ben odamıza geçelim, sen de balkona.
Etrafta neler olup bitiyor, yuksek sesle bize rapor et''. Oğlan biraz mızıklanmakla birlikte çaresiz balkona geçiyor. Bizimkiler'de yatağa.
Ve afacan c anlı yayına başlıyor; - ''Şu an bizim sitenin otoparkına yabancı bir araç park etti. Şimdi de Aygaz arabası sokağa giriş yaptı.
Yaşlı bir kadın markete giriyor''... Kısa bir sessizlik...Ve rapora devam; - ''Yan komşumuz Ahmet Bey amcayla karısı Necla teyze yatak odasında sevişiyorlar''. Yataktakiler şok vaziyette. Baba sesleniyor; - ''Oğlum, nereden çıkardın şimdi bunu''.. - ''Hiçç. Küçük kızları Ayşe balkonda dikiliyor'da''...

25 Mayıs 2009 Pazartesi



Amerika'da koyu dindar dört kadın,bir yandan kahve içiyorlar,bir yandan sohbet ediyorlardı.
Birinci kadın,oğlundan söz açıp;"benim oğlum rahiptir" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'peder'der."
İkinci kadın da kendi oğlundan söz etti: "Benim oğlum ise papazdır" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine,'Aziz Peder' der."
Üçüncü kadın da oğluyla övünndü:"Benim oğlum ise kardinaldir" dedi."Bir topluluğa girdiðinde onu gören herkes kendisine 'Yüce Aziz' der."
Üç kadın oğullarıyla övünnmelerini bitirdikten sonra,dördüncü kadini dinlemeye hazır olduklarını belirtmek için gözlerini ona diktiler,beklemeye başladılar.Fakat dördüncü kadın konuşmuyor,büyük bir keyifle kahvesini yudumluyordu...
Üç kadın bir ağızdan sordular: "Ya senin oðlun?" dediler. "Sen de söz etsene oğlundan..."
Dördüncü kadın,kahvesinden son yudumunu aldıktan sonra ağır ağır konuşarak oğlunu anlatmaya başladı.
"Benim oğlum 1.85 boyunda,dalgalı siyah saçlı, ela gözlü,geniş omuzlu,atletik yapılı son derece şık giyinen ve 29 yaşında olmasına karşın çok zengin bir kişidir" dedi. "Bir topluluğa girdiğinde onu gören tüm kadınlar birbirlerinin kulaklarına eğilirler ve 'AMAN TANRIM' derler".

23 Mayıs 2009 Cumartesi

İtalya Başbakanı Berlusconi buyrun!

BİLİM ADAMI

Ünlü bir bilim adamı özel otomobiliyle konferans vermeye giderken
uzun zamandır onunla çalışan şöförü sıkılarak bir teklifte bulunmuş
-Sizin konferanslarınızı dinleye dinleye virgülüne kadar ezberledim
efendim,demiş,
ne olur izin verinde bu konferansıda sizin yerinize ben vereyim...
Bilim adamı öneriyi kabul etmiş.şöför arka koltuğa geçmiş.
Bilim adamı şöförün şapkasını giyip öne oturmuş.
Konferansın verileceği salona varmışlar.
Şöför kürsüye çıkmış,hiç teklemeden konuşmasını yapmış.ve
sormuş:
-Sorusu olan var mı?
Ülkenin ciddi bilim adamlarından biri"var"demiş ve oldukca zor bir soru sormuş.
Şöför hiç tereddüt etmeden:
-Çok kolay bir soru,demiş,şöförüm bile bilir.
Gidip çağırayım,sizin sorunuzu o yanıtlasın...

BAHATTİN ABİİ :)

Kadinin biri bir hayvan dükkanina girmis. Papaganlardan birini çok begenmis ve tezgahtara fiyatini sormus.
Adam:
- '100 milyon ama size o hayvani önermem çünkü bize de genelevden
geldi. Agzi çok bozuktur.' demis.
Kadin 'bosver, cok begendim bunu deyip' papagani satin almis. Eve getirmis,
salonun bir kosesine yerlestirmis
Papaganin ortüsünü acmasiyla papagan baslamis:
- 'Oooo... yeni ev,yeni mama... ' Kadin bozuntuya vermemis. Sonra kadinin
kizlari eve gelmis.
Papagan:
- 'Oooo... yeni ev... yeni mama... yeni sermaye...' demis. Kadin biraz
bozulmus. Sonra kadinin erkek çocuklari eve gelmis.
Papagan:
- 'Oooo... yeni ev... yeni mama... yeni sermaye... yeni müsteriler' demis.
Kadin bu sefer bayagi bozulmus. Sonra kadinin kocasi gelmis. Papagan yine
baslamis:
- 'Oooo... yeni ev... yeni mama... yeni sermaye... eski müsteriler... OOOO
BAHATTİN ABI HOSGELDIN!...

Ayet

Aracının direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere
yola koyulan rahip yolda yürümekte olan bir rahibeye
rastlar. Aracını durdurur ve kiliseye kadar onunla
gelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya
biner ve bacak bacak üstüne attığında bacaklarının
güzelliği ortaya çıkar.
Rahibin gözü kayar ve bakayım derken kısa bir süre
için aracın kontrolünü kaybeder. Aracı tekrar
kontrol altına aldıktan sonra sağ elini rahibenin
bacağı üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve şöyle der :
'Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?'
Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek
rahibeye özürlerini sıralar.
Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibenin
bacağına tekrar dokunur vites değiştirme bahanesiyle
ve rahibe aynı soru ile karşılık verir : 'Rahip,
129. ayeti hatırlıyor musunuz ?'
Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve
'af edersin kardeşim, insanoğlu zayıf düşebiliyor'der.
Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek
kelime söylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış
fırlatarak kaybolur.
Rahip aceleyle içeriye koşturur ve bir İncil alarak
129. ayeti açar okumak için
129. ayet şöyle demektedir : İleriye gidiniz, daha
yukarlarda arayınız. Orada güzellikler bulacaksınız.

Hikayeden çıkartılacak ders :
Görev alanınızla ilgili her zaman bilgili olun, aksi
taktirde fırsatları kaçırabilirsiniz.

HOMO


Kimse yoh mi?

Maho ağa, dağ bayır gezerken bastığı yere dikkat etmez ve
uçurumdan yuvarlanmaya başlar.
Çizgi filmlerdeki gibi, uçurumun yarısında bir ağaç parçasına zor
tutunur.
Kendine gelince var gücü ile seslenir;
-Ula yoharida kisme yoh miiiii?
sadece sesi yankılanmaktadır. Aradan biraz zaman geçer.
Bir gayret daha;
-Ula yoharida kisme yoh miiiii?
Hiç ses soluk yoktur. Epey zaman geçer.
Hava kararmaya, tutunduğu dal çatırdamaya başlamıştır.
Zaten kolunda da mecal kalmamıştır.
Son bir gayretle ve bağırmaktan kısılmış olan sesi ile;
-Ula, ula yoharida kisme yoh miiii?
Derken, nereden geldiği belli olmayan, içinden mi, dışından mı bir ses duyar;
-Ben varım!...
Gözleri parlamış ve azıcık can gelmiştir Maho ağaya;
-Ula sen kimsin?
-Ben seni yaratan Allahım.
-Bana bir çare Allahım ne olur.
Allah;
-Saatlerdir orada sabırla ve isyan etmeden bekledin ey kulum.
Bu sabrının mükafatı olarak senin bütün günahlarını affettim.
Bırak elini ve gel cennetime!
Maho ağa azıcık düşünür;
-Ula başka kimse yoh miiiiiii?...

Cinsiyet

iki bebek battaniyelerin altında oturuyormuş biri diğerine sormuş;
- Sen erkek bebek misin kız bebek mi?
Öteki;
- Bilmiyorum, nasıl anlarız ki?
Diğeri;
- Ben biliyorum akıllım demiş ve
Ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış veeee
gülümşemiş.
- Sen kız bebeksin bende erkek
Öteki;
- Ama nereden anladın?
-Çok kolay akıllım senin patiklerin pembe benim kiler mavi..

22 Mayıs 2009 Cuma


Tamir

Delikanli kiz arkadasi ile aganigi naganigi yapacak yer ararlar ancak
bulamazlar ve bir kamyonun altina girerler.
Bir sure sonra delikanlinin omzuna bir el dokunur delikanli bakar ki bir polis. Hemen toparlanir ve polis sorar;
" Ne yapiyorsunuz bakayim siz burada"
Delikanli sogukkanli olmaya calisarak;
" Hiic der kamyon tamir ediyordum"
Polis " Bak oglum der bu cumle ile 3 hata birden yaptin"

" 1.cisi : Kamyon tamir edilirken yuz ustu degil sirt ustu yatilir"

" 2.cisi : Alt taraf degil ust taraf cikartilir"

" 3.cusu : Kamyon gideli yarim saat oluyor"

kumbara

Dönmenin biri bir kasaba girer ve büyük bir salam ister.
-Şunlar bir kiloluk, hanmefendi, der kasap. Yeter mi?
-Varsa biraz daha büyüğünü rica edeyim, şekerim, der dönme.
-Şu acaba yeter mi, hanmefendi? Tam bir buçuk kilodur.
-Bunların daha büyüğü var mı acaba, tatlım?
-Bir dakika! deyip masa altına eyilir kasap. Oradan iki buçuk kiloluk bir salam cıkarır. Bu yeter mi, acaba? diye sorar.
-Bayıldım vallahi. Tam istediğim büyüklükte. İşte o olsun, o.
-Peki hanmefendi. Makina da dilim dilim keseyim mi?
-A-aa... der buna şaşıran dönme. Ayol ben bir kumbara mıyım!

sivilce

Kadının biri, günün birinde doktora gitmiş. Sızlayıp duruyormuş. Doktor, "Neyin var?" diye sormuş. Kadın, eteğini yukarı kaldırıp iki bacağını aralamış ve cinsel organının kenarındaki kırmızı lekeyi gösterip "Doktor bey şu sivilce günlerdir geçmedi. Ne olur bana yardım edin" demiş. Doktor, sivilceye bakmış ve yan odaya gidip pamuk ve kolonya almış. Kolonyalı pamuk ile sivilceyi silmiş ve leke kaybolmuş. İki gün sonra kadın aynı şikayetle yeniden gelmiş. Doktor yine aynı işlemi yapmış ve leke yine silinmiş. Bir iki gün sonra kadın tekrar gelmiş. Tabi şiikayet de aynı tedavi de...
Kadının dördüncü gelişinde doktor, artık sinirlenmiş ve kadına sert bir ses tonu ile:
-Yahu hanım, senin kocan ne iş yapıyor?
-Marangoz efendim.
-Söyle o kocana, yalarken kulağındaki kırmızı kalemi çıkarsın...

15 Mayıs 2009 Cuma

Mükemmel İlaç


Günlük

Bir karı-kocanın aynı gün günlüğe yazdıkları...
Kadının Günlüğüne yazdıkları:
Bugün üç yıl bitti.
Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü
kadar mutluyum. Tanrım, onu ne kadar seviyorum.
Mükemmel bir erkek,cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var.
Bugün Cumartesi,bıraktım arkadaşlarıyla eğlensin.
En sevdiği yemek olan pastırmalı Kurufasulye ile pilav yapıyorum.
Pişti, demleniyor.
Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti giydim.
Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla uzanacağız...
Eve geldi sonunda.
Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka yerde sanki.
Aman Tanrım, yoksa?
Tüm cilvelerime rağmen, bana yanaşmadı. Arkadaşlarıyla ne
yaptığını sordum,
ağzında birşeyler Geveledi.
Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın,hala
uzak,hala kabuğuna çekilmiş.
Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor.Benden genç mi acaba?
İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın?
Şöminenin karşısında şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım 'neyin var?'
diye sordum. Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık
dolu.. 'Yok birşeyim' diye geçiştirdi.
O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum,
daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu.
Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile.
Belki de kilo alıyorum. Çok mu vır vır
yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı,ama eller hissiz, parmak
uçları soğuk... Stepe başlasam? Çocuk istesem? Yalan, yalan, yalan.
Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar.
Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez
onun kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.


Kocanın Günlüğüne yazdıkları :
Öff be, GALATASARAY yine yenildi. Ama, kuru fasülye güzeldi.

......erkekler kalem gibidir......nekadar ince gözükseler de ham
maddeleri odundur.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Durumun Özeti

Başbakan bir okulu ziyaret eder öğrencilerle sohbet eder.
Öğrencilerden Temel, size 3 sorum olacak der;

1- Nasıl oldu da seçimlerde bu kadar yüksek oy aldınız?
2- Özelleştirmeden gelen bütün paralar nereye harcandı?
3- Türban'ı neden sorun haline getiriyorsunuz?

Aniden zil çalar çocuklar tenefüse çıkarlar.
Teneffüsten döndüklerinde sözü Dursun alır;

- Size 5 sorum olacak der ve sorar :

1- Nasıl oldu da seçimlerde bu kadar yüksek oy aldınız..?
2- Özelleştirmeden gelen bütün paralar nereye harcandı..?
3- Türban'ı neden sorun haline getiriyorsunuz..?
4- Ders zili neden 30 dk önce çaldı..?
5- Temel nerede...?